Yabancı Dil Öğretiminde Motivasyon

Bu yazı 56039 defa incelendi.
9 Ekim 2004 Cumartesi

ÖZ
 Bu çalışmada psikolojik bir kavram olan motivasyon konusu  ve yabancı dil öğretimindeki  yeri ele alınmıştır. Çalışmada genelde özele giden bir yaklaşım benimsenmiş ve motivasyon kavramı tanımlandıktan sonra; motivasyonun öncelikle genel olarak öğretim alanına sonrasında yabancı dil öğretim alanına yansımaları incelenmiştir. Veri kaynaklarına derleme bir yöntemle yaklaşılmış ve çalışma sonucunda motivasyon kavramının yabancı dil öğretim sürecinde çok önemli bir role sahip olduğu belirtilmiştir.
 ABSTRACT
 In this work, motivation as a psychological term and its position in second language teaching are studied. In the work, an approach starting from general point and going towards specific one is accepted. After the term motivation is defined, reflections of motivation on teaching and then on second language teaching are studied. The data are approached in a compiling method and at the end of the work it is stated that motivation has a very important role in second language teaching.
 ÖNSÖZ
 Bu çalışmada motivasyon kavramının çeşitli yaklaşımlar  bağlamında tanımlanması, motivasyon kuramlarının bu yaklaşımlar doğrultusunda tanıtılması ve tüm bu bilimsel bulguların öğretim alanına daha sonra da yabancı dil öğretim alanına olan etkilerinin derleme bir yöntemle açıklanması amaçlanmıştır.
Çalışmada, motivasyon kavramına öncelikle psikoloji bilim dalındaki yeri ile yaklaşılmış ve motivasyon konusuyla ilgili olan temel kavram ve ilkelere yer verilmiştir. Bir sonraki aşamada motivasyon konusunun etki alanları göz önünde bulundurulmuş  ve prensiplerini en çok etkilediği düşünülen öğretim alanında motivasyon konusu tekrar ele alınmıştır. Bu noktada terimsel bilgiden ziyade uygulama boyutunda bilgilere yer verilmiştir. En son aşamada ise motivasyon konusunun yabacı dil öğretimi konusundaki önemine değinilmiştir. Bu kısımda kavramsal açıklanmalardan ziyade yabancı dil öğretmenlerine fayda sağlayacağı düşünülen önerilere yer verilmiştir.
Çalışma esnasında karşılaşılan en büyük problem veri kaynaklarının, çeşitli yaklaşımlar sonucunda oluşturulmuş motivasyon kuramlarının çoğunlukla yönetim bilimine olan etkileri üzerinde durmuş olması ve öğretim alanında olan katkılarına yeteri kadar yer vermemiş olmasıdır.
Son olarak bu çalışmada bana rehberlik eden sayın Doç. Dr. Sevinç Hatipoğlu’na ve çalışmam süresince yardım ve desteklerini esirgemeyen Hilal Demir ve Serkan Sezginmert’e teşekkürlerimi sunarım.
Derya BALCI 
 İÇİNDEKİLER
 Öz                                                                                 i
Önsöz                                                                           iii
İçindekiler                                                                   iv
Giriş                                                                             1
1. Motivasyon                                                             2

1.1 Motivasyon Nedir?                                                     3
1.1.1 Davranışçı Yaklaşım                                    4
1.1.2 Bilişsel Yaklaşım                                                     4
1.1.3 Yapısalcı Yaklaşım                                                  5
1.2 Güdülenme Kuramları                                    5
1.3 Güdü Türleri                                                 7
1.3.1 İçsel Güdülenme                                                    7
1.3.2 Dışsal Güdülenme                                                  7
1.3.3 İçsel yoksa Dışsal Güdülenme mi?                            8
2. Öğrenmede Motivsyonun Önemi                             8
2.1 Öğretmen Motivasyonu                                             9
2.2 Öğrenci Motivasyonu                                                9
2.3 Öğretmenlere ve Ebeveynlere Öneriler                      10
3. Yabancı Dil Öğretiminde Motivasyon                  11
Sonuç                                                                        14
Kaynakça                                                                   15
 
GİRİŞ
Psikoloji bilimi tarihi itibariyle üzerine pek çok araştırma yapılmış ve hala da yapılan bir konu olarak motivasyon konusu tüm bu çalışmalara rağmen tanımlanması zor bir kavram olarak psikoloji literatüründe yerini almıştır. Elbette ki bu zorluk motivasyon kavramına farklı psikoloji ekollerinin farklı bakış açıları ile yaklaşmasından kaynaklanmaktadır. Tanımlamadaki bu farklılıklar kuramlara da yansımış pek çok motivasyon kuramı ortaya çıkmıştır. Bu kuramlar bilimsellik ilkelerine paralel olarak daha sonra farklı bilim dallarını etkileyerek bu bilimlerin kendilerini yenilemelerine imkan sağlamıştır. Yönetim bilim ve eğitim bilimleri motivasyon kuramlarından en çok etkilenen bilim dalları olmuşlardır. Yönetim bilim işteki verimliliği arttırmak amacıyla; eğitim bilimleri ise öğrenci başarısını arttırmak amacıyla motivasyon kuramlarından faydalanmıştır. İşte bu nedenle bu çalışmada bu süreç göz önünde bulundurulmuş ve bu üç yönde bölümlendirme yapılmıştır.
Çalışmanın birinci bölümünde motivasyon konusu psikoloji bilim dalının bir konusu olarak ele alınmıştır  ve çeşitli yaklaşımlara göre motivasyon kuramı tanımlanmaya çalışılmıştır. Sonrasında bu yaklaşımlardan yola çıkılarak motivasyon kuramlarına değinilmiş; son olarak ise  bulguları eğitim bilimlerine büyük katkı sağlamış olan güdü türleri üzerinde durulmuştur.
İkinci bölümde ise motivasyon konusunun öğretim sürecine katkıları incelemeye alınmış; öğretmen ve öğrenci motivasyonlarına değinildikten sonra öğrenme sürecinde büyük rolleri olan öğretmen ve ebeveynlere çeşitli önerilerde bulunulmuştur.
Çalışmanın son bölümünde motivasyon konusu oldukça dar bir çerçevede incelenmiş ve yabancı dil öğretimi açısından önemine değinilmiştir. Bu bölümde yabanı dil öğretim alanında motivasyon konusunda yapılan araştırmalar sonucunda elde edilen bulgulara göre tespit edilmiş farklı güdü türlerine yer verilmiş sonrasında ise yabancı dil öğretmenlerine yarar sağlayacağı düşünülen çeşitli teknik ve önerilere yer verilmiştir.
 Çalışmanın ilk bölümünde de belirtileceği gibi motivasyon kavramının Türkçe olarak eşdeğer karşılığını bulmakta yaşanan zorluktan dolayı; çalışma boyunca motivasyon, motive etme, motive olma sözcük öbekleri yerine kimi zaman bu sözcük öbeklerinin taşıdığı anlamı en iyi şekilde yansıttığı düşünülen güdü, güdüleme ya da  güdülenme sözcükleri eş anlamlı olarak kullanılmıştır.
 
1. Motivasyon
1.1  Motivasyon Nedir?
Gelişim ve Öğrenme Psikoloji’nin en temel kavramlarından biri olan motivasyon, diğer pek çok psikolojik kavramda olduğu gibi tanımlaması zor bir kavramdır. Bu nedenle tam olarak  Türkçe kavram eşleştirmesi yapmak zordur. Kelimenin kökenini incelediğimizde, motivasyon kavramının İngilizce “ motive ” ve Fransızca “ movere ” sözcüklerinden türediğini görmekteyiz ( Ilgar, 2000: 127 ). Türkçe’de ise bu kelimeye karşılık olarak genelde güdü kelimesi ya da herhangi bir çeviri yapmadan motivasyon sözcüğü kullanılmaktadır.
Yukarıda  belirttiğimiz gibi motivasyon tanımlanması zor bir kavramdır. Motivasyon kavramını Türkçe karşılığından yola çıkarak tanımlamaya çalışırsak ilk olarak karşımıza “ harekete geçiren ” ifadesi çıkmaktadır; fakat bu ifade motivasyonun sadece bir yönünü vermektedir; çünkü motivasyonun aynı zamanda “ hareketi devam ettirici ” bir yönü de bulunmaktadır. Bu iki ifadeden yola çıkarak motivasyonu en genel anlamıyla şöyle tanımlayabiliriz: Motivasyon, bireyin bir hedefe ulaşmak için bir davranışı başlatmasını ve hedefe ulaşana dek o davranışın sürdürmesini sağlayan güçtür. Bu tanımda görüldüğü gibi motivasyonun üç yönü vardır: davranışın başlatılması, davranışın sürdürülmesi ve hedefe ulaşma. Burada hedefe ulaşma yönü yanlış değerlendirilmemelidir. Bireyin hedef ulaşması o güdünün kaybolduğu anlamına gelmez. Birey hedefe ulaştıktan sonra o güdü tekrar harekete geçebilir ve bireyi davranışa yönlendirir. Örneğin, karnı acıkan bir çocuk açlık güdüsüyle mutfağa giderek yemek yeme davranışını başlatır ve karnını doyurarak açlığını gidermiş yani hedefe ulaşmış olur. Ancak açlık güdüsü bir süre sonra tekrar ortaya çıkacaktır. Buradan bu sürecin döngüsel bir karakteristikte olduğunu görmekteyiz. Bu döngüselliği incelediğimizde karşımıza çeşitli aşamalardan oluşan bir  süreç çıkmaktadır. İşte bireyi harekete geçirip hedefe ulaşmasını sağlayan bu sürece güdülenme diyoruz. Bu süreci aşağıdaki aşağıdaki şekille açıklayabiliriz        ( Ilgar, 2000: 127 ).
 Gereksinim           >            Uyarılma       >           Davranış         >          Doyum 
Bu şekilde de görüldüğü gibi güdülenme için önce gereksinim olması gerekir. Daha sonra bu gereksinim bireyi harekete geçme yönünde uyarır ve birey bu uyarıma ile davranışa yönelir. Davranışı gerçekleştirdikten sonra ise doyuma ulaşmış olur.
Yukarıda belirmiş olduğumuz güdülenme süreci en genel haliyle aynı kalmakla beraber, detayına inildiğinde güdülenme süreci hakkında farklı psikoloji ekolleri farklı yorumlarda bulunmuşlar ve kuramlarını bu şekilde oluşturmuşlardır. Bu farklı yaklaşımları üç alt başlık halinde inceleyebiliriz ( Brown, 2000: 161 ).
 
1.1.1   Davranışçı Yaklaşım
Davranışçı yaklaşımı benimsemiş olan psikologlar davranışlarımızı ödüllerin şekillendirdiğini, yani bireyin sürekli olumlu pekiştireç beklentisi içersinde olduğunu savunmuşlar ve bu beklentiye de önceki deneyimlerimizin kaynak oluşturduğunu belirtmişlerdir. Bu noktada  Davranışçı Yaklaşımcılar için motivasyon sürecinde pekiştireçler büyük rol oynamaktadır.
 
1.1.2   Bilişsel Yaklaşım
 Bilişsel Yaklaşımcılar ise motivasyon konusunda daha çok bireylerin ihtiyaçları üzerinde durmuşlardır. Bu ihtiyaçların ise verdiğimiz kararları ve davranışları etkilediğini savunmuşlardır. Bilişsel ekolün temsilcilerinden olan Ausubel’ e göre güdülenmeye temel oluşturan altı ihtiyaç vardır ( Brown, 2000: 160 ).  Bunları şu şekilde sıralayabiliriz:
 
  • Bilinmeyeni araştırma
  • Çevreyi değiştirme
  • Fiziksel ve zihinsel etkinlikte bulunma
  • Dış etkenler tarafından uyarılma
  • Bilgi edinme / Bilgiyi işleme
  • Kendini kabul ettirme
 
1.1.3   Yapısalcı Yaklaşım
Yapısalcı Yaklaşım diğer ekollerden farklı olarak, motivasyon konusunda bireylerin kişisel tercihleri kadar sosyal ortama da önem vermişlerdir. Bu yaklaşıma göre her birey faklı şekilde motive olur ve bulunduğu kültürel ve sosyal ortam bu güdülenme sürecinden bağımsız düşünülemez.
 
Görüldüğü gibi tarihsel süreç içersinde farklı ekoller motivasyon konusuna farklı açılardan bakmışlardır; ancak bir yaklaşımın tek başına motivasyon sürecini açıklaması elbette ki mümkün değildir. Örneğin Davranışçı Yaklaşım, güdülenme sürecinde sosyal ve kültürel bağlamı göz ardı etmiştir. Bu nedenle güdülenme sürecini incelerken ve elde edilen bulguları eğitime yansıtırken tüm yaklaşımları göz önünde bulundurup bir sentez oluşturmak daha doğru olacaktır. Bu sentezi yaparken de yukarıda bahsettiğimiz yaklaşımlar doğrultusunda oluşturulmuş ve güdülenme sürecini daha detaylı olarak ele alan güdülenme kuramlarını incelemek faydalı olacaktır.
 
1.2    Güdülenme Kuramları
Davranışçı, Yapısalcı ve Bilişsel Yaklaşımlar doğrultusunda güdülenme sürecini açıklayan pek çok kuram oluşturulmuştur. Bu kuramları şu şekilde sıralayabiliriz:
 
·         İhtiyaçlar Hiyerarşisi Kuramı: Bu kuramın temsilcisi Abraham Maslow’dur. Maslow’a göre insanların davranışa yönelten yedi temel ihtiyaç vardır ve bu temel ihtiyaçlar belli bir hiyerarşi içersindedir. Yani bireyin bir üst basamaktaki ihtiyacı gidermeye yönelebilmesi için öncelikle bir alt basamaktaki ihtiyacı doyurması gerekmektedir[1]. Bu ihtiyaçlar hiyerarşisi şu şekildedir:
 
- Fizyolojik ihtiyaçlar
- Güvenlik
- Sevgi
- Saygınlık
- Estetik ihtiyaçlar
- Kendini gerçekleştirme
·         Çift Faktör Kuramı: Bu kuramın temsilcisi F. Herzberg’dir. Herzberg motivasyon kavramını iki başlıkta incelemiştir. Herzberg’e göre iki tip motivasyon vardır: hijyen faktörler ve motivasyon faktörler. Hijyen faktörler aslında motive etmezler; tatmin sağlanması için varlıkları gereklidir. Motivasyon faktörlerini ise temel ihtiyaçlar oluşturur.
·         Başarma İhtiyacı Kuramı: Bu kuramın temsilcisi D.C. McClelland’dır. Bir insanın en temel ihtiyacı başarı göstermektir ve bu nedenle bireyin göstermiş olduğu performansı  büyük ölçüde bu açıdan değerlendirebiliriz ( Ilgar,2000: 129 ).
·         Sonuçsal Şartlanma Kuramı: Bu kuram büyük ölçüde Davranışçı Yaklaşımdan etkilenmiştir. Bu kurama göre  bireyi güdüleyen faktör, davranış sonucunda ödüllendirilme ya da cezalandırılma durumudur.
·         Bekleyiş Kuramı: Bu kuramın temsilcileri V.Vroom ve Lowler-Porter’dır. Bu kurama göre birey davranış sonucunda alacağı ödüle göre performans düzeyini ayarlar.
·         Eşitlik Kuramı: Bu kuramın temsilcisi  S. Adams’tır. Bu kurama göre birey diğer bireylerle eşit düzeyde olma kaygısıyla kendi performansını ve diğerlerinin performansını karşılaştırır.
·         Amaç Kuramı: Bu kuramın temsilcisi E. Locke’dur. Bu kurama göre bireyin kendisi için belirlediği amaç öncelikle göstermesi gereken performans düzeyini sonrasında da doğal olarak motivasyon düzeyini etkileyecektir.
  • Açlık Kuramı: Erik Berne kuramını oluştururken güdü terimi yerine açlık terimini kullanmıştır. Berne’ye göre üç tür açlık vardır[2] :
 
-  Uyarıcı açlığı : Birey dışarıdan uyarıcı alma ihtiyacı taşır. Yapılan
- Tanınma açlığı : Birey olumlu ya da olumsuz deneylerin sonucunda dış uyarıcının bulunmadığı deney ortamlarında bırakılan deneklerin bir süre sonra sanrılar gördüğü tespit edilmiştir.şekilde başkaları tarafından fark edilmek ister.
- Yapılandırma açlığı : Birey çevreden gelen uyarıları bir bütünlük içersinde yapılandırma eğilimindedir. İnsanlarla olan ilişkilerini de arkadaşlık, sevgili gibi kavramlar altında yapılandırır.
 
1.3 Güdü Türleri
Bir önceki başlıkta görüldüğü gibi kuramcılar güdülenme sürecini savundukları yaklaşımlar doğrultusunda çeşitli kuramlar üreterek açıklamaya çalışmışlardır. Bu kuramlar elbette ki güdülenme sürecini açıklamak açısından oldukça önemlidir; fakat diğer taraftan bireyin nasıl güdülendiği de hedef davranışa ulaşıp doyuma ulaşmada büyük önem taşımaktadır. İşte bu noktada güdü türleri üzerinde durulmalıdır. Güdüleri içsel ( intrinsic ) ve dışsal ( extrinsic ) güdüler olmak üzere iki alt başlık içerisinde inceleyebiliriz.
 
1.3.1 İçsel Güdülenme
İçsel güdülenme, bireyin davranış sonunda herhangi bir ödül beklentisi olmadan kendi içinden istekle ve güçle harekete geçmesidir. Örneğin, bir öğrencinin öğretmenin veya anne-babasının herhangi bir ödül vaadi olmadan keyif aldığı için kitap okuma davranışında öğrencinin kitap okumaktan keyif alması içsel bir güdüdür.
 
1.3.2 Dışsal Güdülenme
Dışsal güdülenme bireyin davranış sonucunda bir ödül ya da olumlu dönüt alacağı beklentisiyle harekete geçmesidir. Örneğin, çocuğuna ‘ Eğer bu matematik sınavından  beş alırsan sana istediğin kazağı alacağım. ‘ diyen bir anne çocuğunu dışsal olarak güdülemiştir.
Çocuk kazak alınacağı beklentisiyle davranışa yöneliyorsa dışsal güdülenmiş demektir.
 
1.3.3 İçsel yoksa Dışsal Güdülenme mi?
Güdülenme türleri tanımlandıktan sonra tartışılan en önemli konulardan birisi davranış için harekete geçirmede içsel mi yoksa dışsal güdülenmenin mi daha etkili olduğudur. Yapılan araştırmalar içsel güdülenmenin yani kişinin kendi isteğiyle, beklentisi olmadan harekete geçmesinin davranışın devamlılığı için daha etkili olduğunu göstermektedir; fakat kimi zaman yaşamda karşılaşılan problemler, düzensizlikler bireyi - içsel anlamda güdülenme düzeyi çok düşük olmasına rağmen - dışsal olarak  güdülemekte ve davranışa yönlendirmektedir ( Brown, 2000: 164 ).
 
2. Öğrenmede Motivasyonun Önemi
Önceki bölümde incelemiş olduğumuz güdülenme kuramları ve güdü türleri pek çok bilim dalına katkıda bulunmuştur. Örneğin, yönetim bilim güdülenme kuramlarından yola çıkarak iş gücündeki verimliliği arttırmak için çeşitli uygulamalar oluşturmuştur. Şüphesiz ki motivasyon konusunun en çok etkilediği alan eğitim bilimleridir. Davranışların şekillendirilmesi üzerinde duran eğitim bilimleri, ‘ Öğretim sürecini nasıl daha verimli ve etkili kılarız? ‘ sorusundan yola çıkmış ve motivasyon konusu pek çok alanda karşısına cevap  olarak çıkmıştır.
 
Öğretim sürecinde karşılaşılan en büyük sıkıntı şüphesiz ki öğrenci başarısızlığıdır. Öğrenci başarısızlığı üzerinde yapılan araştırmalar neden olarak pek çok bulguya ulaşmakla beraber varılan sonuçlar öğrenci başarısızlığında motivasyon eksikliğinin çok önemli bir rol oynadığını göstermektedir. Motivasyon konulu bölümde yaptığımız motivasyon tanımını hatırlarsak bu rolün kapsamı daha da açık bir şekilde anlaşılacaktır. Motivasyon bireyi harekete geçiren güç olduğuna göre öğrencilerin de öğrenme davranışını gösterebilmeleri için harekete geçmelri daha doğrusu harekete geçirilmeleri gerekmektedir. Araştırmalar derse motive olmuş bir şekilde başlayan öğrencilerin hem derse karşı olan ilgilerinin ders boyunca sürekli kaldığını hem de diğer öğrencilere göre daha iyi öğrendiklerini göstermektedir. Bu noktada öğrencilerin motive edilmesi kesinlikle göz ardı edilmememsi gereken bir noktadır ve öğrencilerin motive edilmesinde öğretmenlere büyük görevler düşmektedir. Peki nedir bu görevler? Bu görevleri öncelikle iki başlık altında inceleyebiliriz.
 
2.1 Öğretmen motivasyonu
Öğretimde motivasyon denildiğinde önce akla öğrencinin motive edilmesi gelmektedir. Oysa ki burada unutulan bir nokta vardır ki bu da öğretmenin motivasyonudur. Öğretmenin öğrencisini motive edebilmesi ve verimli bir ders işleyip hedeflerine ulaşabilmesi için öncelikle kendisini motive etmesi gerekmektedir.
 “ Bunun için de fiziksel olarak dinamik ve enerjik olması, ruhsal olarak da rahat ve dengeli bir yapıya sahip olmalıdır “ ( Erdoğan, 2000: 33 ). 
Öğretmenin bu şekilde kendini hazırlaması öğrencilere yansıyacak; dersinin verimli geçmesinde  ve hedeflerine ulaşmada oldukça etkili olacaktır. Erdoğan’ın da belirttiği gibi:
  
...Sınıf yöneticisinin beklentilerinin öğrenciler tarafından kolayca anlaşılabileceği ileri sürülür ve aynı şekilde kendilerinden beklenenlerin düşük düzeyde olduğu olduğunu fark eden kişilerin tavırlarının da dağınık olacağı kaydedilir. Bu durumda sınıf yöneticisinin ders başlamadan başarıya odaklanmış ve inanmış olması gerekir           ( Erdoğan, 2000: 34 ).
2.2 Öğrenci Motivasyonu
Öğrenci motivasyonu söz konusu olduğunda daha önce de belirttiğimiz gibi öğretmenlere büyük görevler düşmektedir. Öğretmenler, öğrenmenin en verimli şekilde gerçekleşmesi için öğrenciyi en iyi şekilde güdülemeli ve bu güdülenme sürecini klasik bir bakış açısı ile sadece ders öncesinde değil; dersin tamamına yaymalıdırlar. Öğretmenler, öğrenciyi güdülerken temel olarak iki yol takip edebilirler. Bu yollar bir önceki bölümde açıkladığımız içsel ve dışsal güdülenmedir. Öğretmen ders içindeki duruma göre içsel ya da dışsal güdülenme türlerinden birini kullanmalıdır. Elbette ki burada hedeflenen öğrenciye çeşitle hediyeler gibi pekiştireçler sunarak dışsal güdülenmeyi sağlamak, pekiştireçlerin devamını sağlayarak dışsal güdülenmeyi içsel güdülenmeye dönüştürmektir. Öğretmene düşen görevleri aşağıdaki tabloda olduğu gibi özetleyebiliriz[3].
 
                İçsel güdülenme
               Dışsal güdülenme
  • Konunun öğrenilmesinin neden önemli olduğunu açıklama
  • Merak uyandırma
  • Etkinlikler düzenleme
  • Oyunlar düzenleme
  • Öğrenme için hedefler belirleme
  • Öğrenme ve öğrenci ihtiyaçlarını ilişkilendirme
 
  • Mantıklı  beklentiler oluşturma
  • Geribildirimde bulunma
  • Öğrencileri ödüllendirme
  • Ödülleri kalıcı kılma
 
 2.3 Öğretmenlere ve Ebeveynlere Öneriler
Öğrenci motivasyonunda öğretmene düşen görevleri genel olarak özetledikten sonra daha da özele inerek çeşitli önerilerde bulunabiliriz; fakat bu noktada motivasyon konusunda tüm yükü öğretmelenlere vermemeliyiz. Çünkü motivasyon sadece okulda gerçekleşen bir durum değil; öğrencinin aile yaşantılarında da devam eden bir süreçtir. Bu nedenle biz burada önerilerimizi sadece öğretmenlere değil ebeveynlere de yönelik sunmak istiyoruz. Bu önerileri aşağıda olduğu gibi sıralayabiliriz[4]:
  • Öğrencide öz-güven duygusu geliştirilmelidir.
  • Öğrenme öğrencinin yaşantıları ile ilişkilendirilmeli; böylece öğrenmenin anlamlı olması sağlanmalıdır.
  • Öğrencilerin özgür seçim yapmalarına izin verilmelidir.
  • Öğrenciler için eğlenceli bir sınıf atmosferi oluşturulmalıdır.
  • Pekiştireçler ve geribildirim gerekli yerlerde kullanılmalıdır.
  • Aşırı rekabet duygusunun neden olacağı baskı duygusu kaldırılmalıdır.
  • Ödev verirken öğrencinin düzeyi göz önünde bulundurulmalı; ne sıkılacağı kadar basit ne de zorlanacağı kadar zor ödevler verilmemelidir.
  • Öğrenmenin amaçları ve gelecekte öğrenciye nasıl faydalı olacağı öğrenciye anlatılmalıdır.
  • Görsel ve işitsel materyaller kullanılarak ders zevkli hale getirilmelidir.
  • Dersler öğretmen merkezli değil; öğrenci merkezli işlenmeli yani öğrenci pasif konumdan aktif konuma getirilmelidir.
 
3. Yabancı Dil Öğretiminde Motivasyon
Bir önceki başlıkta görüldüğü gibi motivasyonun öğretim sürecinde çok önemli bir rolü vardır. Bu durumu biraz daha özele çektiğimizde yabancı dil öğretiminde yine aynı şekilde motivasyonun çok büyük bir yere sahip olduğunu görmekteyiz. Genel olarak bakıldığında, öğrencilerin yabancı dil öğrenme söz konusu olduğunda bazı psikolojik problemler yaşadığını ve hedef dil ile karşı bariyerler oluşturduğunu görmekteyiz. İşte bu bariyerlerin yıkılmasında motivasyon oldukça etkilidir.
 
Yabancı dil öğretiminde motivasyonun rolü konusunda en önemli araştırmalar Robert Gardner ve Wallace Lambert’e aittir. Gardner ve Lambert çeşitli ülkelerde yaptıkları araştırmalar sonucunda yabancı dil öğrenen kişilerde iki tür güdü olduğunu tespit etmişlerdir ( Brown, 2000: 162 ):
 
  • Teknik ya da bilimsel yazıları okumak, çeviri yapabilmek ya da kariyer yapabilmek için bir yabancı dili öğrenme güdüsü ( instrumental orientation)
  • Bir topluma katılmak amacıyla hedef dilin kültürünü benimseyerek yabancı dil öğrenme güdüsü ( integrative orientation )
 
Bu iki güdü türü yabancı dil öğrenimindeki başarı oranı açısından karşılaştırıldığında, bir topluma katılma amacıyla yabancı dilin kültürünü benimseyerek öğrenme sürecine giren öğrencilerin daha başarılı olduğu görülmüştür ( Brown, 2000:163 ).
 
Yabancı dil öğretiminde etkili olan güdü türlerini gördükten sonra şimdi yabancı dil öğretirken ne tür tekniklerle öğrencileri motive edebileceğimiz maddeler halinde görelim:
 
  • Yabancı dil dersleri mümkün olduğu kadar eğlenceli hale getirilmelidir. Maurice’in de belirttiği gibi;
 
...Derste eğlence olmazsa öğrenme angaryaya dönüşür. Eski bir Çin atasözünün dediği gibi ‘ Söylersen unuturum, öğretirsen hatırlarım, yaparsam öğrenirim ’. eğer eğlenceli yöntemlerle öğrenciyi aktif hale getirirsek daha ilginç ve daha etkili öğrenmeyi sağlamış oluruz ( Maurice, 1988: 20 ).
 
 
Peki dersleri öğrenciler için daha eğlenceli hale nasıl getiririz? İşte Maurice’den ( Maurice, 1988: 21-24 ) birkaç öneri:
 
-          Derse bilmece yabancı dilde bilmece sorarak başlayın.
-          Yabancı dilde tekerlemeleri kullanın.
-          İkili çalışmalar düzenleyin.
-          Sınıf içi yarışmalar düzenleyin.
-          Komedi unsuru taşıyan kaset ve videoları derste kullanın.
-          Çizgi film ve karikatürleri kullanın.
-          Öğrencilerinize yabancı dilde skeçler hazırlatın ve sınıfta oynatın.
Dersleri eğlenceli hale getirme konusunda bir başka teknik ise sınıftaki aktiviteler esnasında müzik kullanmaktır. Saeski sınıfta müzik kullanmanın faydalarını şu şekilde belirtmiştir:
 
...Dil öğretiminde müzik kullanmanın pek çok faydası olabilir. Ben derste faydayı sağlayacağını düşünüyorum: (1) öğrencileri dinlendirmek, (2) öğrencileri müzik kullanmanın önemli olduğunu düşünüyorum; çünkü müzik kullanmanın şu dört hareketlendirmek, (3) öğrencilerin dikkatlerini derse vermelerini sağlamak, (4) öğrencilerin eğlenmesini sağlamak, (5) sınıf atmosferini değiştirmek, (6) öğrenme durumları yaratmak, (7) öğrencileri sessiz ya da gürültücü yapmak... ( Saeski, 1994: 30 ).
 
 
Son maddede görüldüğü gibi sınıfta müzik kullanımı öğrencilerin gürültü yapmasına da neden olabilir. Bu nedenle uygulanırken dikkatli olunmalıdır. 
 
Yabancı dil derslerini öğrenci için motive edici hale getirmek için bir diğer öneri ise Khan’ın belirttiği gibi, özellikle küçük yaştaki öğrencilerde oyunların kullanılmasıdır ( Khan, t.y.: 143 ). Khan “ Çocuklar doğal olarak oyun oynamak isteyecekleri  için oyun oynatmak motive edici olacaktır ” demektedir ( Khan, t.y.: 143 ). Bu oyunlar sayesinde çocuklar sadece eğlenip motive olmayacaklar aynı zamanda çeşitli dilbilgisi kalıplarını öğrenecekler ve kelime hazinelerini geliştireceklerdir.
 
·         Derste görsel ve işitsel araçlar sıklıkla kullanılmalıdır.
·         Öğrencinin aktif olması sağlanmalıdır. Çünkü öğrenci yabancı dili kullandığını gördükçe daha da motive olacaktır.
·         Grup çalışmalarına sıklıkla yer verilmelidir.
·         Öğrencilerin üretim yapmasına imkan sağlanmalı örneğin yabancı dilde bir duvar gazetesi oluşturulmalıdır.
·         Ödüllendirmeler göz ardı edilmemelidir.
·         Öğrencilerin öğrendiği dilsel yapılarla kendini ifade etmesine imkan sağlanmalıdır.
 

 

[1] Ayrıntılı bilgi için bkz. Can, Tuncer: ( t.y. ) “ Motivasyon, “ ( Çevrimiçi ) http//www.ingilish.com/tc3.htm, 18 Ocak 2004
 [2] Ayrıntılı bilgi için bkz. Can, Tuncer: ( t.y. ) “ Motivasyon, “ ( Çevrimiçi ) http//www.ingilish.com/tc3.htm, 18 Ocak 2004
 [3] Ayrıntılı bilgi için bkz. Huitt, W.: ( 2001 ) “ Motivation, “ ( Çevrimiçi ) http://chiron.valdosta.edu/whuitt/ col/motivation/motivate.html, 18 Ocak 2004
 [4] Ayrıntılı bilgi için bkz. Açıkgöz, Ün: ( t.y. ) “ Öğrenmede Dikkat ve Motivasyonun Önemi, “     ( Çevrimiçi ) http://www.egitim.aku.edu.tr/motivasyon.doc, 18 Ocak 2004
 
SONUÇ
 Bu çalışmada amacımız, derleme bir yöntemle motivasyon konusunu en temel ilke ve kavramlarıyla tanıtmak ve sonrasında ise bu konudaki bilimsel bulguların genel olarak öğretim sürecine özel olarak ise yabancı dil öğretim alanına olan etkilerini uygulama boyutunda incelemekti. Bu konu başlıkları hakkında yazılmış olan veri kaynakları incelenmiş ve derleme bir çalışmayla yukarıda belirtilen amaca ulaşılmıştır. Çalışma sonucunda  motivasyon konusunun diğer öğretim alanlarında olduğu gibi yabancı dil öğretiminde de çok önemli bir yere sahip olduğu görülmüştür.
 
Çalışma esnasında motivasyon kuramlarına yer verilmiş; fakat bu kuramların çoğunlukla yönetim bilimine olan yansımalarına yönelik kaynaklara rastlanmıştır. Bu da motivasyon kuramlarının öğretim alanına olan etkileri hakkında yeterli çalışma  yapılmadığı düşüncesine neden olmuştur. Bu nedenle motivasyon kuramlarının öğretim alanında nasıl uygulanabileceğinin, bundan sonraki motivasyon konulu çalışmalarda incelenmesi gereken bir konu olduğu  kanısına varılmıştır. 
 
KAYNAKÇA
 
 Açıkgöz, Ün: ( t.y. ) “ Öğrenmede Dikkat ve Motivasyonun Önemi, “ ( Çevrimiçi ) http://www.egitim.aku.edu.tr/motivasyon.doc, 18 Ocak 2004
 Brown, Douglas: ( 2000 ), Principles of Language Learning and Teaching, New York, Longman
 Can, Tuncer: ( t.y. ) “ Motivasyon, “ ( Çevrimiçi ) http//www.ingilish.com/tc3.htm,
18 Ocak 2004
 Erdoğan, İrfan: ( 2000 ), Sınıf Yönetimi, İstanbul, Sistem Yayıncılık
 Huitt, W.: ( 2001 ) “ Motivation, “ ( Çevrimiçi ) http://chiron.valdosta.edu/whuitt/
col/motivation/motivate.html, 18 Ocak 2004
 Ilgar, Lütfü: ( 2000 ), Eğitim Yönetimi Okul Yönetimi Sınıf Yönetimi, İstanbul, Beta Yayınları
 Khan, Julia: ( t.y. ) “ Using Games in Teaching English to Young Learners, “ Teaching English to Children: From Practice to Principle, Ed. by. Brumfit, C., Moon, J., Tongue, R., Londra, s. 142-158
 Maurice, Keith: ( 1988 ) “ Laugh While Learning Another Language: Techniques That Are Functional and Funny , “ ELT, April 1988, s. 20-24
 Saeki, Kenji: ( 1994 ) “ Stimulating Classes with Background Music, “ English Teaching Forum, C.32, No:2, Nisan 1994, s. 30-31
 
Derya BALCI

 

DİĞER BAĞLANTILAR