Çoklu zeka kuramına göre ders işlemeye örnek olarak alınan Yahya Kemal’in
çocukluk ve ilk gençlik yılları verilirken öğrencilerin görsel-sözel-içsel zeka
alanlarına hitap edilmiştir.Her alana esas olan enstrümanlar aşağıda
verilmiştir:
Görsel-Uzaysal Zeka:
1. Yahya Kemal’in nüfus cüzdanı
2. Akrabası Yaşar Bey’in resmi
3. Yahya Kemal’in çocukluk resmi
4. Yahya Kemal’in gençlik resmi, gösterilerek görsel zeka alanının öğrenme stili
olan ‘görerek’ öğrenmeye hitap edilmiştir.
Sözel-Dilsel
Zeka:
Yahya Kemal’in çocukluğu, annesinin genç yaşta ölümü ve ilk aşkı anlatılarak
sözel zeka alanının öğrenme stili olan “duyarak”öğrenmeye hitap edilmiştir.
İçsel
Zeka:
Yahya Kemal’in annesi öldükten sonra babasının hemen evlenmesi, Yahya Kemal’in
kendini mutsuz ve yalnız hissetmesi; içsel zeka alanının öğrenme stili olan ‘özdeşleştirme”
metoduyla verilmiştir.
Yahya Kemal’in eserleri ve eserlerinde ele aldığı temalar işlenirken ise
sekiz zeka alanına da hitap edilmiş ve bu durum aşağıda belirtilmiştir:
Sözel-Dilsel Zeka Alanı :
-Söyleyerek, duyarak ve görerek öğrenir.
-Ezberleme ve hatırlamada iyidir.
-Anlambilim ile ilgilenir.
-Anekdotları anlatmayı-dinlemeyi sever.
-Hikâyeleştirmeden hoşlanır. Buradan yola çıkarak:
Yahya Kemal’in “Kaybolan Şehir” adlı şiiri okutularak ve içerik incelemesi
yaptırılarak sözel zekanın “söyleyerek, duyarak ve görerek” öğrenme stili çalıştırılmıştır.
Sözel zekanın bir başka özelliği olan ezberleme yeteneğinin yüksek olması ve konuşurken-
yazarken anekdotlar anlatmayı, hikâyeleştirmeyi sevmesinden hareketle :
-Yahya Kemal’e göre, ‘ şiir darası alınmış sözdür’.
-“Bu dil, ağzımda annemin sütüdür.” sözleri verilmiştir[2].
-Peyami Safa’nın Yahya Kemal için yaptığı eleştiri anekdotu anlatılarak sözel
zeka alanına hitap edilmiştir.
Yahya Kemal şiirinin aksayan yönleri verilirken :
-“O şafak vaktinin Cihangir’i”
dizedeki arka arkaya gelen” –fak vak- “ heceleri yüzünden bir “ördek vaklaması”
sesi duyulduğu söylenmiştir[3]. Bu örnekle sözel-dilsel zeka alanının dil yanlışları
konusundaki ilgisine dikkat çekilmiştir.
Mantıksal-Matematiksel Zeka:
- Gruplayarak,sıralayarak öğrenir.
- Neden-sonuç ilişkisi kurar.
Yahya Kemal’in mısralar içinde ünlü ve ünsüz uyumuna önem vermesi ve bunun:
“Her yaz, şimâle doğru asırlarca bir koşu, Bağrımda bir akis gibi kalmış uğultulu”
beytinde:
Kalın ünlüler |
Ünsüzler |
a-9, ı-9, o- 2, u-6 |
ş-3, s-2, l-5 |
şeklinde verilmesiyle matematiksel-mantıksal zeka alanının
gruplayarak öğrenme metodu uygulanmıştır.
Yahya Kemal’in şiirlerinde ele aldığı temalar
sınıflandırılarak, matematiksel- mantıksal zeka alanının dikkati çekilmiştir.
Öğrencilerin neden-sonuç ilişkisi kurarak yanıtlayacakları sorular sorularak aynı
zeka alanının öğrenme stiline hitap edilmiştir.
Görsel-Uzaysal zeka:
Görselleştirme, hayal kurma yoluyla öğrenir. Renk, şekil ve çizgilere duyarlıdır.
-Yahya Kemal’în resimleri
-Yahya Kemal’in karikatürü
-Eski İstanbul resimleri
-‘Sessiz Gemi’ şiirinde yansıtılan deniz ve gemi resimleri
-‘Hayal Şehir’ şiirinde gurup vakti İstanbul resimleri gösterilmiştir. Böylece görsel-uzaysal
zeka alanının, görerek öğrenme stiline hitap edilmiştir.
Müziksel-Ritmik zeka:
Ritm, melodi ve müzikle öğrenir.Seslere duyarlıdır.
-Yahya Kemal’le yapılan bir röportaj kaseti dinletilmiştir.
-Yahya Kemal’in şiirlerinde ahenk ve aruz üzerinde durulmuştur.
-Yahya Kemal’in şiirlerindeki anlam ve ritm uyumu verilmiştir.
- “Sessiz Gemi”şirinin bestesi, Hümeyra’nın sesinden;
-“Rindlerin Akşamı” şiirinin bestesi, Münir Nurettin Selçuk’un sesinden dinletilmiştir.
Bu yolla müziksel- ritmik zeka alanının melodi ve müziğe karşı duyarlılığı harekete
geçirilerek amaca ulaşılmıştır.
Bedensel-Kinestetik zeka:
Dokunarak, yaparak öğrenir. Beden ve beyin irtibatı iyidir. Onlara göstermek
yetmez; ellerine alıp dokunmak isterler.
-Sunu programı ,
-Tepegöz kullandırılmıştır.
-Şiirler okunurken dramatize edilmiştir.
-Yahya Kemal’in derste işlenen şiirlerinin fotokopileri dağıtılmıştır.
-Yakup Kadri; Yahya Kemal için şahane tembel der.[4] Bu bilgiyle bedensel zeka alanı
için zıt bir kavram verilerek bu alana hitap edilmiştir.
Sosyal zeka:
Paylaşarak, işbirliği yaparak, karşılaştırarak öğrenir. İnsanların yüz
ifadelerine seslere ve mimiklere göre algılama, değerlendirme yetenekleri yüksektir.
-Yahya Kemal’in şiirleri okunurken mimik ve tonlama yapılarak anlatılan
duygunun bu zeka alanında daha iyi algılanması ve değerlendirilmesi gerçekleştirilmiştir.
-Yahya Kemal’i sevenler derneğinden söz edilmiştir.(Bir grup öğrenciye, derneğe
gezi organize etme görevi verilebilir.)
İçsel zeka:
Yüksek düzeyde düşünür. Duyarlıdır. Duygularını, düşüncelerini açık ve
net bir şekilde dile getirir. Konuları, kendileriyle ilişkilendirmeyi severler.
Yahya Kemal’in, Nazım Hikmet’in annesi Celile Hanım’la yaşadığı aşkla ilgili
ve Yahya Kemal-Atatürk içerikli sorularla içsel zeka alanına hitap edilmiştir.
Doğacı zeka:
Keşfetmeyi sever. Araştırma, inceleme, gezi-gözlem yapmaktan hoşlanır.
Doğayı içeren konularda çok başarılıdır. Konuşmalarda doğadan örnekler verilmesi
ilgilerini çeker. Çevre bilinci yüksektir.
-Yahya
Kemal’in şiirlerindeki İstanbul işlenirken, eski İstanbul resimleri gösterilmiştir.
Bu resimlerdeki İstanbul’la bugünkü İstanbul’un karşılaştırılması yapılarak
doğacı zeka alanının ilgisi çekilmiştir.
ÖĞRENCİLERDEN GERİBİLDİRİM ALINMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ
Çoklu zeka kuramına göre işlenen örnek dersten sonra öğrencilerden bu dersle
ilgili;
1.Beğendikleri
2.İlgilerini çeken
3.Öğrenmelerini ve anlamalarını kolaylaştıran
4.Beğenmedikleri
5.Sıkıldıkları
6.Öğrenmelerini ve anlamalarını zorlaştıran
yöntem ve teknikleri sıralamaları istenmiştir.
Öğrencilerden alınan geribildirimde beğenmedikleri, sıkıldıkları, öğrenmelerini
ve anlamalarını zorlaştıran bir şey olmadığı saptanmıştır.
Dersin genelinin ilgilerini çektiğini, sıkılmadıklarını, öğrenmelerini
ve anlamalarını kolaylaştıran yöntem ve teknikler sayesinde dersi beğendiklerini
ve öğrendiklerini belirtmişlerdir.
SONUÇ VE ÖNERİLER
En geniş anlamda eğitimin amacı, öğrencilerdeki farklı ilgileri, ihtiyaçları
ve yetenekleri ortaya çıkarmak ve onları sınıftaki öğrenme-öğretme sürecinin temelleri
olarak kullanmaktır. Nitekim, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununda da
bireyler “ilgi,istidat ve kabiliyetleri doğrultusunda eğitilmelidir” görüşü vurgulanmaktadır
[5].
Bu çalışmada çoklu zeka kuramı doğrultusunda yapılan derslerde şu sonuçlar
elde edilmiştir:
1.Farklı zeka alanları yüksek olan öğrencilerin öğrenme-öğretme
süreci başarıyla tamamlanmıştır.
2.Farklı zeka alanları düşük olan öğrencilerin de öğrenme-öğretme süreci
başarıyla tamamlanmıştır.
3.Gelişmemiş veya az gelişmiş zeka alanları, harekete geçirilerek geliştirilebilir
düşüncesinin geçerliliği ortaya konulmuştur.
4.En önemlisi öğrencilerin tamamının ilgisi çekilmiş ve verilmesi amaçlanan bilgilerin
öğretilmesi sağlanmıştır.
Çoklu zeka kuramı doğrultusunda yapılacak derslerde; öğretmenin geleneksel
öğretme yöntemleri, dersin içeriği, araç-gereçlerin ihtiyacı karşılamaması gibi
engellerin aşılmasının zorunlu olduğu düşünülmektedir. Bu olumsuz şartların, olanaklar
doğrultusunda iyileştirilmesi önerilmektedir.
İlgi Canoğlu
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni
Üsküdar Amerikan Lisesi
Bağlarbaşı/İstanbul
KAYNAKLAR
Özden, Y.(2003). ‘ Öğrenme ve Öğretme’, Pegem A Yayıncılık,s. 14,110,111.
Ünlü, M.,Özcan, Ö. (1987). ’20. Yüzyıl Türk Edebiyatı’, Inkılâp Kitapevi, s.127,117.
Uysal,S.S. (1998). ‘Şiire Adanmış Bir Yaşam: Yahya Kemal Beyatlı’, Kurtiş Matbaacılık,
s.410.
Urgan, M, (1998). ‘Bir Dinazorun Anıları’, Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Tic.
A.Ş., s.213
|