Bu yazı 63021 defa incelendi.
|
12 Nisan 2004 Pazartesi
|
ÇOKLU ZEKA TEORİSİNİN İLKELERİ
- İnsanlar çok farklı zeka türlerine sahiptir.
- Her insan aktif olarak kullandığı zekaları ile özel bir
karışıma sahiptir. Her insanın kendine özgü bir zeka profili
vardır.
- Zekaların her biri insanda farklı bir gelişim sürecine
sahiptir.
- Bütün zekalar dinamiktir.
- İnsandaki zekalar tanımlanabilir ve geliştirilebilir.
- Her insan kendi zekasını geliştirmek ve tanımak fırsatına
sahiptir.
- Her bir zekanın gelişimi kendi içinde değerlendirilmelidir.
- Her bir zeka hafıza, dikkat, algı ve problem çözme açısından
faklı bir sisteme sahiptir.
- Bir zekanın kullanımı esnasında diğer zekalardan da
faydalanılabilir.
- Kişisel altyapı, kültür, kalıtım, inançlar zekaların
gelişimi üzerinde etkiye sahiptir.
- Bütün zekalar, insanın kendini gerçekleştirmesi yolunda
farklı ve özel kaynaklardır.
- İnsan gelişimini değerlendiren tüm bilimsel teoriler çoklu
zeka teorisini desteklemektedir.
- Şu anda bilinen zeka türlerinden daha farklı zekalar da
olabilir.
Bir
futbolcu hem Görsel - Mekansal hem de Kinestetik – Bedensel
Zekasını etkili bir biçimde kullanabilir. Bu zekalara ek olarak
Sosyal Zekayı da güçlü olarak kullandığında başarılı bir teknik
direktör olabilir. Bu duruma en iyi örnek olarak da Fatih Terim
gösterilebilir. Başarılı bir saz üstadının iyi bir vücut – el
kombinasyonuna ihtiyacı vardır. Doğal olarak, kinestetik ve
müziksel Zekayı aynı anda kullanabilir. Eğer bu sanatçı
dinleyicilerle arasında güçlü sözel bir bağ kurabiliyorsa, müzik
yorumcusu olarak verdiği konserlerde de adını duyurabilir. Neşet
Ertaş, Müziksel ve Bedensel Zekayı etkin bir biçimde kullanan bir
müzisyendir. Daha çok kalabalık, abartılı ortamlarda bulunmak
yerine genellikle daha mütevazi bir yaşam sürdürmeyi tercih
etmektedir. Bu durum, onun sosyal zekadan çok kişisel zekayı daha
etkin olarak kullandığını gösterir. Bir başka örnekte, eğer sözel
zekası güçlü bir insan bedensel ve sosyal zekasını da etkili bir
biçimde kullandığında başarılı bir stand-up’ çı olabilir. Bu
duruma örnek olarak Yılmaz Erdoğan verilebilir. Diğer yandan sözel
zekasını ve kişisel zekasını etkili bir şekilde kullanan bir başka
insan da başarılı bir yazar olabilir.
“Yaşam matematiksel ve sözel etkinliklerle sınırlandırılmayacak
kadar renkli ve zengindir. Unutulmaması gereken çok önemli bir
nokta vardır. O da insanların kesinlikle bir zeka bölümü ile
etiketlenmemesi gerçeğidir. Çünkü Çoklu Zeka Teorisinin en önemli
ilkelerinden biri, zekaların sürekli bir gelişim dinamizmine sahip
olduklarıdır.” Hiçbir insan “Benim sözel zekam daha yüksek,
diğerleri değil“ gibi ifadelerle kendine sınırlar koymamalıdır.
Tüm zekaların yaşam boyu gelişme fırsatı vardır. İnsanlar, güçlü
olan zeka bölümlerini daha yoğun kullanırlar, fakat diğer
zekalarının gelişimi için de çaba harcadıklarında yaşamlarına
renklilikler katabilirler.
|